Bebekler Neden Ağlar?

Ağlamak bebeklerin dilidir. Onların ağlamaktan başka kendilerini ifade edecek başka bir yolu yoktur. Açlıklarını, gaz sorunu yaşadıklarını, altlarını ıslattıklarında duyduklarını sıkıntıyı ancak ağlayarak bakım verenlere anlatabilir ve bu şekilde bir yardım talebinde bulunabilir.

Bebekler Neden Ağlar--
Bebekler Neden Ağlar–

Bir bebek olduğunuzu hayal etmeyi deneyin, hiç bilmediğiniz bir dünyaya geldiğinizi, ne dış dünyayı ne de kendi varoluşunuzu tam anlayabildiğinizi. Ne kadar çaresiz hissettiren bir durum değil mi; yaşayabilmek ve kendi bedeninizde ve dış dünyada olan biteni anlayabilmek için bir bakım verene muhtaç olmak… Bebekler dünyaya geldiğinde kendi ihtiyaçlarını biz yetişkinler gibi tam kavramsallaştırabilmiş değillerdir. Gaz hissettiklerinde muhtemelen bedenlerinde dehşet hissettiren bir rahatsızlık, açlık hissettiklerinde başka türlü yoğun bir dürtü. Bu bedenlerinde oluşuveren durumları anlatabilmek ve bu bedenlerinin dengesini sarsan ve huzursuz eden histen kurtulmak ve yardım talebinde bulunmak için ağlamak dışında bir iletişim kanalları yoktur. Dolayısıyla, aslında ağlamak, bebeklerin dilidir.

Bebekler Neden Ağlar?
Bebekler Neden Ağlar?

Dolayısıyla bebekler öncelikle ihtiyaçlarını anlatabilmek için ağlarlar fakat bu ağlamanın alt metninde bakımverene giden mesaj “benim yaşadığım bu dehşetli durumu anlamama yardımcı ol” dur. Yani bakımverenden yani genellikle anneden bebek ne yaşadığını, ne deneyimlediğini anlamasını ve kendisine geri anlatmasını ister.

Bebekler Neden Ağlar-
Bebekler Neden Ağlar-

Elbette ki bir anne için bebeğin ağlamasının anlamını anlamak çok kolay bir durum değildir. Bu dil, çok tanıdık olmayan, karmaşık ve zor bir dil gibi hissedileilir. Hatta bazen anneler de bebeklerinin ağlamasını anlayamadıklarını ve onları sakinleştiremediklerini hissederler ve çok kaygılanırlar. En nihayetinde anneler de bebeklerinin bu daha önce deneyimlemedikleri dili yeni yeni keşfetmektedirler ve bazen bu yeni dilin ne anlatmak istediğini anlayamayabilirler. Aslında her annenin içsel dünyasında bir şekilde, bu dilin kodları mevcuttur. O kodları olabildiğince sakin ve soğukkanlı kalıp çözümlemeye çalışmalı ve bu yeni dili bebeğine de öğretmelidir, çünkü bebek de kendi diline aslında yabancıdır. Muhakkak şöyle bir sahneyi pek çoğumuz gözlemlemişizdir: Bebek ağlar, anne ona “senin karnın mı acıktı, çok mu acıktın sen, kıyamam” şeklinde kucaklar ve emzirir.Kadıköy çocuk terapisi, moda oyun terapi, taksim çocuk psikoloğu

Bebekler Neden Ağlar---
Bebekler Neden Ağlar—

Burada annenin onun ağlamasının ne anlama geldiğini anlayıp onun da anlayacağı bebekçe bir dille ona geri anlatması ne kadar önemliyse, çocuğun dehşetli hissi karşısında yoğun bir paniğe kapılmadan ama onun o anki duygusunun yoğunluğunu da ihmal etmeyen bir duyguyla çocuğunun ihtiyacını karşılaması da bir o kadar önemlidir. Bebek o zaman hem hissettiği o huzursuz durumun açlık olduğunu anlar, hem bakım vereninin ihtaçlarını karşılayabildiği güvenini sağlar hem de duygusal olarak anlaşılabileceği ve rahatlayabileceği hissini edinir. Bebeğin erken dönemdeki bu ağlamaya dayanan iletişim sisteminde yeteri kadar anlaşıldığını hissetmesi, çocuğun sonraki gelişim süreçleri için ihtiyaç duyacağı temel bir güven duygusunu kazandırır. Düşünsenize, ne dili konuşanın ne de dili duyanın başlangıçta tam olarak bilmediği bir dili çözebilmek ve bu dil aracılığı ile anlaşabilmek iki tarafa da ne kadar büyük bir güven verir, ama özellikle bu güvene en çok bebeğin ihiyacı vardır. En zor kişilerarası iletişimi yeteri kadar iyi gerçekleştirebildiğini hissetmiş bir bebek, daha ileriki yaşamında karşılaşacağı kişilerarası ilişkileri kendini daha güvende hissederek deneyimler.

Bebekler Neden Ağlar----
Bebekler Neden Ağlar—-

Toparlayacak olursak, insan yavrusu bakım verenine bağımlıdır. En temel (açlık, boşaltım, güvenlik, duygusal yakınlık) ihityaçlarının bakım verenleri tarafından karşılanmasına muhtaçtır ve bu en temel ihtiyaçlarını ancak ağlayarak ifade edebilirler. Bakım verenler ağlamanın bir tür bir dil olduğunu unutmaması, bu ağlamalar karşısında terörize olmaması, olabildiğince soğukkanlı bir şekilde bir şekilde iç dünyasınının derinliklerinde var olan bu ilkel dilin kaynaklarına güvenip bebeğin ihtiyacını bir şekilde anlamaya çalışması gereklidir ki bebek de bakım vereninin ihtiyaçlarını anlayabildiğini hissedip sakinleşebilsin. Aksi takdirde, bu ağlamalar karşısında bakım verenin terörize olması, bebeğin de yaşadığı hissin gerçekten çözümü olmayan terörize bir durum olduğu hissini kuvvetlendirir ve muhtemeldir ki bebek bu çaresizlikle ya kendinden geçerek ağlayan kolik bir bebek gibi görünür ya da dış dünyadan umudunu kesmiş, çaresizliğini içselleştirmiş nispeten sakin görünen ama umutsuz ve depresif bir bebeğe dönüşür.